Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Sendikamıza ulaşan çok sayıda bildirim, platforma giriş hataları ve donmaların yanı sıra, videoların son derece küçük parçalara bölünmesi, etkileşimli videolarda sık aralıklarla müdahale zorunluluğu getirilmesi ve öğretmeni sürekli ekrana bağlı tutan uygulamaların çalışanları fiilen mesai dışı uzun saatler boyunca ekran başına mahkûm ettiğini göstermektedir. 15 saatlik ek ders karşılığında öğretmenlere belirlenen sürenin çok üzerinde zaman harcatan bu uygulamalar, mesleki gelişim değil, angaryanın dijitalleştirilmiş bir biçimidir.
Öğretmenler kendi öğrenme süreçlerini yönetebilecek kapasiteye sahip yetişkin bireylerdir. ÖBA’daki içeriklerin pedagojik tasarımı yetişkin eğitiminin temel ilkeleriyle açık biçimde çelişmektedir. Öğrenme akışını bozan parçalanmış ve karmaşık video yapısı, öğretmenleri pasifleştiren kontrol mekanizmaları mesleki gelişime katkı sunmak yerine öğretmenlere yönelik adeta bir “sabır testi” uygulanmasına dönüşmüştür.
Ara tatilde seminer veya ÖBA eğitimi zorunlu tutulmamalıdır. Ara tatillerin öğretmenlerin dinlenmesi, kişisel ve mesleki planlamasını yapması için olduğu gerçeği yok sayılarak öğretmenler uzun süreli ekran başı zorunluluğuna itilmektedir. Bu durum açık bir dinlenme hakkı ihlalidir.
Mesleki gelişim; branşlara, uzmanlık alanlarına ve öğretmenlerin ilgi ve ihtiyaçlarına göre çeşitlendirilmiş, daha kısa ve çoklu seçenekler içeren programlarla desteklenmelidir. Eğitim içerikleri 15 saatlik tek tip bir modele sıkıştırılmamalıdır. Her öğretmeni aynı içeriklere zorlayan yaklaşım işlevsizdir.
Eğitim Sen olarak önerimiz öğretmenlerin mesleki ve pedagojik özerkliğini esas alan yeni bir modelin benimsenmesidir. Merkezi ve zorunlu dijital içerikler yerine; okulun dinamiklerine göre şekillenen, öğretmenin deneyim ve ihtiyaçlarını dikkate alan, katılımı gönüllü ve işlevsel kılan esnek bir hizmet içi eğitim anlayışı oluşturulmalıdır.
MEB’in teknik altyapı sorunlarını öğretmenlerin üzerine yıkması kabul edilemez. Yaşananlar bir hizmet içi eğitim faaliyeti değil, öğretmenin zamanını, emeğini ve mesleki özerkliğini yok sayan keyfi bir angaryaya dönüşmüştür. MEB derhâl sisteme erişemeyen tüm öğretmenlerin katılımını resen tanımalı, video ve sınav sürelerini teknik aksaklıkları dikkate alarak yeniden düzenlemelidir. Oluşan tüm kayıt hataları düzeltilmeli, ek ders kesintisi ihtimali tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
Güvenilir dijital altyapılar olmadan ne öğretmenin emeği korunabilir ne öğrencinin hakkı gözetilebilir ne de eğitimin niteliğinden söz edilebilir. Öğretmenleri suçlayan değil, öğretmenin emeğini ve uzmanlığını sürecin merkezine alan bir hizmet içi eğitim anlayışı artık ertelenemez bir gereklilik haline gelmiştir.
SENDİKA HABERLERİ SAYFASINI