“Biz insanı en güzel biçimde yarattık” (Tin-4) ayetine talip olan insan bu tanıma uygun bir şekilde yaşamını sürdürmek için sürekli erdemin peşinde olma gayreti içinde olmalıdır. İnsan tanıdıklarının, dostlarının yaşantısından kendisine bir ayna edinip kendi yaşantı ve davranışlarını onda seyretmelidir. Onlarda gördüğü güzel ve övgüye layık şeyleri alıp, çirkin ve yerilen vasıflardan kaçınmalıdır. Erdemin peşinde olan insan aynı zamanda kendi kusur ve kabahatlerinin farkında olmalıdır. Bunları tekrarlamaktan kaçınmalı, aynı zamanda başkalarının kusur ve kabahatlerini de dile getirmenin gıybet “ölü kardeşinin etini yemek” olduğunu bilmelidir. Gıybetten uzak durmalı, bir kimsede olan ya da olmayan özellikleri dile getirmemeli ve o kişi hakkında mümkün olduğunca konuşmamalı. Övme zilletinden de uzak durmalı, övgünün bir şeytan vesvesesi olduğunun farkında olmalı, kibrin ve kendini beğenmişliğin zillet olduğunu da bilmeli. Erdemin peşinde olanlar özellikle kendisini yüzüne karşı metheden, aldatmaya dönük iltifatlara itibar etmemeli, mümkünse bu tür iltifatları engellemelidir. Eğer bu iltifatlar engellenmezse bir süre sonra kişiye zarar vermeye başlar. İnsanların yolun sonunu getiremeden hüsrana uğramalarının sebebi , yolun başındayken uğradıkları acımasız iltifatlara kanmış olmalarıdır. Kişi kendinde var olan birikimlerle, yeteneklerle ve erken zamanda gelen iltifatlarla bir anda kendini alleme-i cihan sanarak her konuda görüş beyan etmeye başlar. Bir süre sonra sonunun anlamsızlaştığının farkına varmadan, ilmin kibirliği hastalığına yakalanır ve elde ettikleri bütün itibarı yerle bir olur. Bu yüzden insan nefsin boyunduruğundan kurtulmalı, nefsine hakim olmalıdır. Kudret sahibi olduğunda suçluya intikam duygusuyla değil, affetme kudretiyle yaklaşmalıdır. Aşırı öfkenin yiğitlik ve meziyet olmadığını , boş ve geçersiz bir düşünce olduğunu bilmelidir. Peygamber (s.a.v) “Gerçek güçlü,güreşte galip gelen değil,öfkelendiğinde kendisine hakim olandır” buyurur. Erdemli insan gerçekleşmesi kaçınılmaz olan, sonucu acı ve ıstırap olan korkulardan, zulümlerden çekinmemelidir.
Nefsin her türlü istek ve arzularına ancak erdemli bir duruşla karşı konulabilir. Erdemli insan kibri, gururu ve büyüklenmeyi ayaklar altına almalı, böbürlenmemeli, üstünlük gösterisi yoluyla başkasına karşı büyüklenmemelidir. İhtiras ve bilgisizliğin cehaleti ile uğraşmamalıdır. Kalıcı mutluluklar ve yüksek makamlar olan uhrevi mertebeler için çalışıp çabalamalıdır. Kalp, kötülüğe karşı iyiliği tercih etmeli, işlenen kötülüklere karşı ısrardan vazgeçip tevbe etmelidir. Kendisinde olanın başkasında da olmasını istemeli, hatta kendisinde olmayanın başkasında olmasından mutlu olmalı, hasetçi olmamalıdır. Konuşmanın anlamının kalmadığı yerde susmanın erdemini yaşamalı. Boş ve malayani konuşmalardan, mübalağadan, gıybet etmekten, vakit kaybına yol açan sözlerden uzak olmalı, çirkin sözden, sövgü ve iftiradan uzak durmalıdır. Her ne olursa olsun nezaket, adap ve güzel ahlak sahibi olunmalıdır. Hiçbir canlıya lanet etmemeli, dili lanete alıştırmaktan uzak tutmalı, beddua dilini kullanmaktan kaçınmalıdır. Söz verdiğinde sözünde durmalı, emanete sahip çıkmalı ,kardeşinin sırrını ifşa etmemeli, yalanın kötü ve çirkin olup kesinlikle yalan söylenmeyeceğini bilmeli. Laf taşıyıcılığı yapmamalı, koğuculuktan uzak durmalı, iyiliği emretmeli, kötülüklerden sakındırmalı. Koğucudan gelen hiçbir lafa itibar etmemeli. Yüce Allah koğucular hakkında şöyle buyurmuşturr: “Bütün koğuculuk yapanların, insanları arkadan çekiştirenlerin vay haline.”(Hümeze 1) Yaratılan razı olsun diye Yaratanı öfkelendirmemeli. Yaratılanın kötülüklerini örtbas etmesinin, temize çıkarmasının kendisini Hakk’ın gazabına uğratacağını bilmeli. İnsan dilini tutmayı alışkanlık haline getirmeli, faydasız şeylerden uzak durmalı, insanları eğitip kötülüklerden uzak bir şekilde terbiye etmeli. Diline sahip olduğu gibi kalbine de sahip olmalı. İki yüzlü ve iki dilli olmamalı, iki düşman arasına girip birbirini kırdırmamalı. Birisine bir yüzle diğerine başka bir yüzle gitmemeli. Konuşma diline dikkat etmeli, şaka da olsa küfür ve karşıdakini incitici sözlerden kaçınmalı. İnsan olarak kalbinde iyiyi yapmak, ilahî emre uymak için ortaya arzu ve irade koymalı, Allah’tan iyilik ve yardım dilemeli ,aşırılıktan Allah’a sığınmalı. Gücü yettiği halde vermeyen olmamalı, cimrilikten uzak durmalı, nefsin cimriliğinden korunmalı. Yerilen, çirkin ve küçük şirk diye tabir edilen “riya” huyundan uzak durmalı. Dünyaya düşkün riyakarlar gibi çalımla yürümemeli, hareket ve oturuşta asla kibirli davranmamalı. İnsan elinden geldiğince zikri gizli tutmalı, Allah katında ihlasla yapılan az amelin ihlassız yapılan çok amelden daha makbul olduğu bilincinde olumalı. İnsanların gözünde makbul, aziz ve değerli olmanın makam, mevki ve yöneticilikle olmadığını bilmeli. İlah olarak Allah’ı, önder olarak Hz. Muhammed (s.a.v)i örnek almalı. Hayatta iken ahirette veremeyeceği hiçbir hesabın içine girmemeli. İnsan gibi yaşamalı, müslüman gibi ölmeli. Rabbim bizleri erdemin peşinde olanlardan eylesin.