Türkiye’de sendikal harekete deyince akla genelde sadece maaşa odaklı gösteri ve yürüyüş yapan sendikalar gelir.
Artık bunun istisnası oluşmaya başladı.
Eğitimcilerin olduğu kadar eğitiminde sorunlarını çözmek üzere yola çıkan Egitim Bir Sen 2.Kısa Film yarışmasını gerçekleştirdi.
400 bini aşan üyesiyle böylesine devasa kurumların çocuklarımızın eğitimi açısından sanatsal üretime katkıda bulunmaları önemli bir olay.
Bilindiği gibi öğrencilerin 3.ebeveyni artık medya.
İnsanların ruh eğitimi artık internette, TV’de ve dramatik işlerde gerçekleşiyor.
Dört duvar arasındaki eğitim test çözmeye odaklanmış durumda.
Asıl eğitim ise youtube videolarıyla gerçekleşiyor şimdi.
Eğitim Bir Sen’de düzenlediği yarışmalarla artık informal bir eğitim platformu olan medya dünyasına güzel ve iyi filmler kazandırmak istiyor.
Bizde yarışmaya gelen birbirinden güzel filmlerin hepsini izledik.
Kazanamayan arkadaşları da emeklerinden dolayı tebrik ediyorum. Burada eminim jüride (bende yarışmalarda jürilik yaptığım için biliyorum) malum ödül sayısı sınırlı olduğu için içleri kan ağlayarak bazı filmlerden vazgeçmek zorunda kalmışlardır.
Ödül töreninin artıları organizasyonun güzelliği, salonun coşkusu çok iyiydi ama gelecek ödül törenlerinin daha da iyi olması için bir iki eleştiride bulunacağım. Ödül töreni müstakil olmalı ve siyasilerden çok sanat dünyasının insanları çağrılmalı. Örneğin ödül töreninde uzun uzadıya konuşan önemli bir protokol konuğu, kültür ve sanatla ilgili ne bir cümle kurdu ne de kazananları ve jüriyi tebrik etti.
Jürinin ödüllendirdiği filmlere gelecek olursak.
Birinci olan Mutlu Kurnalı’nın ON filmi güçlü sinema duygusuyla ön plana çıktı. Matematiksel bir gerçeği gerçek hayata uygulayan zekice senaryosu ve oyuncularının fire vermeyen performansı hoştu. İkinci olan Elif Yüksel’in HAYAT BU filmi ise ödül töreninde salonda gösterildiğinde büyük bir duygu seline sebep oldu. HAYAT BU zahmetli ve güzel bir yapım olduğu kadar ruhuna sinmiş samimiyetiyle gönülleri fethetti, fethetmeye de devam edecek gibi. 3.olan PERŞEMBE ise 2 genç yönetmeni sinemamıza armağan etti. Mert Öner ve Seçkin Gündüz’e bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum. Bana anlattıkları çalışma ortamı ve tüm eksikliklerine bakınca ortaya yine de iyi bir film çıkartmış olmaları ne kadar yetenekli olduklarını gösteriyor.
Jüri özel ödülünü alan Ayşe Nur Topal’ın TIRTILIN YOLU ise yönetmenin ilk kısa filmi olarak birçok olgunluğu barındırdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Mansiyon alan Mehmet Topbaş’ın TOPRAK filmi de köylerdeki imece usulünü bizlere hatırlatan samimi ve başarılı bir çalışmaydı. Diğer mansiyon ödülünü alan Nurullah Özdemir’in yaptığı ?LİSAN filmi ise zekice yazılmış senaryosu ve finaldeki düşündürücü ve gülümsetici karesiyle ödülü hak ediyordu.
Ödül töreninde dinlediğim Genel Başkan Ali Yalçın bu kısa film yarışmasını uluslararası bir yarışma haline getirmeyi planladıklarını söyledi.
Medeniyetlerin ve teşkilatların,kurumların zekası sanattır. Onları unutulmaz kılan geride bırakacakları eserlerdir.
Dünyada kalpleri samimi bir şekilde karşılık bularak fethetmenin yolu sanattan geçiyor. TV ve sinemaya yönelik dramatik ürünler sizleri unutulmaz kılıyor.
Tıpkı ABD’nin bir zamanlar Hollywood’la yaptığı gibi.
İnsanlarımızın hal ve davranışlarına baktığımızda beslendikleri kaynağın medya olduğu düşünülürse sinemanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Ruhlarımız bu sınırlı dünyada huzur bulamayacak kadar sonsuz duygular içeriyor.
Hayatımızda, ruh dünyamızda eksiklikleri, yanlışları görmenin ve tamamlamanın yolu sanattan, sinemadan geçiyor.
Özelikle sinemanın dilinin evrensel olduğu düşünülürse sanatı ve sinemayı uzun süre ihmal etmiş olan bir camianın içinden gelen Eğitim Bir Sen’in bu faaliyeti şüphesiz en evrensel ve en kalıcı ‘kazanımlar’ından birisi olacaktır. Bu yüzden yitik bulununca emek zâyi olmaz diyorum.