NABİ HOCA YOLSUZLUK İDDİALARININ NERESİNDE
Geçtiğimiz günlerde ODA TV’de “MEB’de skandal dosya” başlığı ile yazı dizisi şeklinde yayınlanacağı ilan edilen bir takım iddialara yer verildi.
Haberlerin devamının da geleceği söylendi ama gelmedi.
Habere konu edilen şahıslar, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkarak algıyı tersine çevirme konusunda açıklamalar, tekzipler ve hatta tehditlerle inanılmaz bir manevra yaptılar.
Neymiş!
-
Bu haberlerle Nabi Avcı ve Efkan Ala yıpratılarak hükümet hedefe konulmuş muş!
-
Çünkü bu haberlerdeki asıl hedef, MEB’deki bazı yöneticilerle ilgili iddialar nedeniyle Sayın Nabi Avcı ve bir haberde MEB’de görev yapan bürokrat kardeşinin ismi zikredildiği için de Efkan Ala imiş!
-
Bir de ilgili haberin kapağında, Nabi Avcı ve Efkan Ala’nın fotoğrafları varmış!
Peki, bu iddialar nelermiş?
-
Bazı bürokratların malvarlığında izaha muhtaç artış varmış.
-
Bazı ihaleler rekabet koşulları oluşturulmaksızın yapılmış ve açık ihale usulüyle yapılması gereken ihaleler başka usullerle yapılmış.
-
Bazı kamu görevlileri ve bürokratlar arasında, geçtiği iddia edilen ihalelerle ilgili telefon görüşmelerine ait ses kayıtları varmış.
-
Bazı bürokratların, ilişki içinde oldukları iddia edilen bazı özel öğretim kurumlarına rant sağladıklarına ilişkin olaylar yaşanmış.
-
Sayıştay’ın “araştırılsın ve soruşturulsun” dediği bazı konularla ilgili gereken yapılmamış.
Bunlar, oda Tv’nin iddia ettikleri.
Bir de konu derinlemesine incelenince ortaya çıkması muhtemel durumlar var ki bu iddiaların her biri dikkate alınmaya, incelenmeye, araştırılmaya ve soruşturulmaya değer konulardır.
Bu iddiaların muhataplarının, bu şüyuu vukuundan beter iddialar konusundaki savunmaları “iddialar doğru değil. ODA TV gibi AK Parti karşıtı bir yayın organı bizi hedefe koyduğuna göre biz masumuz. Bizim üzerimizden hükümet yıpratılmaya çalışılıyor.” şeklinde.
Bu magaloman tipler kendilerini ne olarak görüyorlarsa, kendileriyle ilgili iddialarla hükümetin yıpratılacağını zannediyorlar.
Bu savunma, aklı başında insanların inanacağı türden bir savunma olamaz.
Bunların aklanmasının tek yolu adli ve idari boyutu olan esaslı bir tahkikattır.
Belki dahası vardır, belki de ilgililer masumdurlar.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne.
Dün, bahse konu iddialarla ilgili bilgi ve belgelerin kim tarafından verildiğine ilişkin haberler yayınlandı.
Bu belgelerin kim tarafından servis edildiği elbette önemlidir.
Bunun üstüne de gidilmesi gerekir.
Çünkü eğer bir usulsüzlük varsa konuyu medya organlarına servis etmek yerine sorumluluk makamındakilerin gereğini yapmaları beklenir.
Usulsüz bir iş için sorumlulara hesap sorması beklenenlerin işin kolayına kaçarak konuya ilişkin bilgi ve belgeleri basına servis etme kurnazlığına kaçmalara, elbette hesap sorulması gerekir.
Ancak bu durum hiç bir şekilde iddiaların üstünü örtecek kadar önemli olamaz.
Milli Eğitim Bakanlığının merkez teşkilatında bazı yetkililerle de temas halinde oldukları iddia edilen usulsüzlük iddiaların merkezindeki kişiler, milletin aklıyla dalga geçer gibi bu belgeleri kimin sızdırdığına ilişkin haberlerle hedef şaşırtmaya çalışıyorlar.
“AK Parti’li bürokratları CHP’li vekillere satanlar kim?” başlığıyla rövanş mahiyetinde haberle sahneye çıkanlar kendilerince düşmanımın dostu düşmanımdır metaforuna sığınmış, iddia sahiplerinin ODA TV ve CHP olmasına umutla sarılmış durumdalar.
İddiaların merkezindeki kişiler. “Bizim ipliğimizi pazara çıkaranlar kimlerdi?” diye servis edecek değiller ya!
Elbette “AK Parti’li bürokratları CHP’li vekillere satanlar kim?” diyerek “cambaza bak” oynayacaklar.
Bu bilgi ve belgeleri servis edenlerin, muhataplarına göre çömez oldukları her hallerinden belli.
Geride acemice bazı izler bırakmış görünüyorlar.
Böyle olunca da skor 1-1’e döndü.
Bu maçın kaybedeni ise şüphesiz Milli Eğitim Bakanlığının saygınlığı.
Bu gün itibariyle bu olayın Nabi Hoca ve Efkan Ala ile ilgisi yok.
Nabi Hoca’yı bilenler, kendisinin bu kirli işlerin hiçbir tarafında olmayacağını çok iyi bilirler ancak bu iddiaların Nabi Hoca’nın bakanlığında olmasına sessiz kalmasının da izaha muhtaç olduğu bir gerçek.
Olay, mide bulandıran iddiaların gereğinin yapılmasını kaçınılmaz kılan bir kirlenmedir.
Gereği yapılmazsa yarının nelere gebe olduğunu kimse bilemez.
Bu iddiaları ciddiye almak, insani, vicdani ve yasal bir sorumluluktur.
Ankara özelindeki bu iddialar, buz dağının görünen yüzüdür.
Olay, basit bir magazin haberi olmanın ötesinde boyutlara sahiptir.
Gereği yapılmazsa olayın daha sarsıcı ve yıpratıcı bir boyut kazanacağı şüphesizdir.
Olayı, oda TV’nin dile getirmesi, CHP’nin meclis gündemine taşıması ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğündeki birilerinin belge servis etmesi, konunun vahametini gölgelememelidir.
Aklıselim düşünen herkes, sabırla ve keskin gözlerle turnusol niteliğindeki bu olayda Sayın Avcı’nın ne yapacağını izliyor.
Neticenin ne olacağını bilmiyoruz ancak Nabi Hoca’ya durumu olduğundan farklı gösterme çabasında olan mihrakın girişimleri kaygımız; Nabi Hoca’nın basireti ise umudumuzdur.