Düğünler henüz saz, orkestra vb. enstrümanlarla buluşmadığı yıllardı. Takvimler biz küçüklerin halayın kuyruğuna takılarak oyun oynadığımız yaprakları tüketiyordu. Halayın içinden bir iki kişi şarkılar, ezgiler söylerken biz geri kalanlara da aynısını tekrarlamak düşerdi. Halayın coşkusu, ritmi hatta oynanma süresi, bu bir iki kişinin performansına bağlıydı. Ankara Tren Garında meydana gelen patlama esnasında hafızamızın bir köşesine kazınan halay ve sonrasında yaşananlara sözü getirdiğimi tahmin etmişsinizdir. Ankara’daki vahşi olayın faili kimdir, diye hepiniz gibi benim de kafamı kurcalamadı değil. Olay yeri kriminal incelemeci değilim, ama çocukluğumun halaylarındaki söyleyenin yönlendirmesinden yola çıkılarak fikir yürütüp bu olayın faili ya da failleri bulunulabilir kanaatindeyim. Nasıl mı? Senaryo o kadar açık ki... Tren garının az ötesinde bir halay ... Tıpkı çocukluğumun halaylarındaki gibi bir kaç kişi söylüyor yığınlar da söylenenleri tekrar ediyor. Derken "bu meydan kanlı meydan " ifadesine sıra gelince; onuncu ayın onu, saat onu on geçe bomba patlatılıyor. Senaryoyu "bu meydan kanlı meydan" sloganını müthiş bir kamera açısı tamamlıyor. Geriye ise senaryonun en kolay yönünü rötuşlamak düşüyor. O da; gelenlerde zaten mensubu oldukları parti ya da kuruluşların bayrakları olacaktı tabi saldırı sonrası ölenlerin de doğal olarak parçalanmış cesetleri bu bayraklarla örtünerek birkaç fotoğraf dünyaya servis edilip film tamamlanacaktı. Bununla da "Devlet belli hassasiyeti olanları öldürüyor " algısını almak da biz perde önündeki milyonlara bırakılıyor. Evet eğer fail aranacaksa, o sloganla halayı yönlendiren ile müthiş açıyla saniyenin binde biri patlamayı denk getirerek çekim yapıp birkaç dakikada tüm dünyaya servis edenlerin müthiş uyumunda aramak gerekiyor. Tüm bu milimetrik uyuma hala tesadüf deniliyorsa failler asla bulunmaz. Belli ki 1977 deki gibi yeni bir Kazancı yokuşu oluşturulacak ve buradan yeni bir sol hikaye üretilmek istenmektedir. Tabi olan dün Reyhanlıda, Suruçta ve 7 Haziran öncesi Diyarbakır’da olduğu gibi şimdi de Ankara’da kendilerinin canı üzerinden yazılan senaryolardan habersiz onlarca yüzlerce insanımıza oluyor. Bu senaryoyu yazanlar kısa vadede bayrak mitinglerinin oluşturduğu algıyı değiştirmek , orta vadede ikna edebildikleri Kürtlerden, ikna edebildikleri Alevilerden ve Paralel ortak yapımı bir blok oluşturup yeni bir Gezi denemesi yaptırarak seçimleri yaptırmama, uzun vadede olayın yıldönümü bahane edilerek her ekim ayında ülkenin başkentini kilitleme operasyonu olduğu bellidir. Allah bu vahşeti yaptıran ve yapanın oyununu bozsun milletimizin başı sağ olsun. ölenlerin ailelerine sabır versin. Ne diyordu Sezar’ın öldürülmesini araştıran Roma Savcısı: " Bu olay kimin işine yarıyorsa faili orada aramak gerekiyor."